Psikoonkolji

Psikoonkoloji

Kanser her evresinde birçok mücadele gerektiren psikososyal sorunlar yaratabilen bir hastalık grubudur.  Ancak psikolojik anlamda en çarpıcı etki kanser haberinin alındığı anda yaşanır ve o an kolay kolay unutulmaz.

Haber, ya iyi giden bir hayatın ortasına bomba gibi düşer ya da zaten kötü giden bir hayatın üzerine tuz biber eker. Nerede, ne zaman ortaya çıkarsa çıksın kanser haberi ölüm haberinden sonra alınan en kötü haber olarak kabul edilir ve bir sarsıntı (travma) etkisi yaratır.

Sarsıntının, insan zihnindeki etkisi şöyle tarif edilebilir; her insan kendini, aklını ve hayatını iyi kötü kurgular. Bu kurgu durağan değildir. Bu durumu daha çok, bir oyun tahtasına dizilmiş birbirine göre hareket eden taşlarla oynanan bir oyun gibi düşünebiliriz. Taşlar bizim inançlarımızı, umutlarımızı, hayallerimizi, korkularımızı, beklentilerimizi, sevdiklerimizi, düşmanlarımızı, değerlerimizi vb. temsil ederler. Biz hayata karşı bu oyunu ya kazanmak ya da bazen sadece kaybetmemek için oynarız.

Sonuçta bu tahta, taşlar ve oyun bizim gerçeklik kurgumuzdur.

İşte kanser haberi gelir ve bu oyun tahtasına çarpar. Ya tahtayı devirir ya da bazı taşların yerini ya da değerini değiştirir.

Sarsıntının ilk etkisi şoktur. Şok, gerçekliğin kırılma etkisi ve gerçeküstülük hissi yaratarak ayakların yerden kesilmesi, kontrol duygusunun dağılması ve ardından kaçınılmaz olarak panik duygusunun ortaya çıkması ve tutunma arayışına sebep olur.

Zihin, tekrar kendini yeniden kurgulamaya çalışır ama oyun tahtası dizilimi ve taşların değerleri değiştiği için bunu hemen yapamaz. Taşları alelacele tahtanın üstüne yerleştirmeye çalışsa da eskisi gibi yerleştirmeyi başaramaz. Bunun epey zaman istemesi bir yana, bir de tahtanın üzerinde artık yeni bir taş vardır ve adı da kanserdir.

Ardından gelen süreçlerde zihin birçok kez toplanır ve dağılır. Sonunda nihai olarak toparlanır, kişi hayatını ve gerçekliğini yeniden kurar.

Kanserde yaşanan zihinsel ya da psikolojik sorunlar, kişinin sadece iç zihinsel kurgusuna bağlı olarak yaşanmaz. Özellikle ilerleyen zamanlarda iş hayatına ve ilişkilere dair sorunlar, ekonomik problemler, iletişim kopuklukları, karşılanmamış moral destek ve anlaşılma ihtiyaçları gibi sosyal sorunlar ön plana çıkmaya başlar. Bunlar da baş etme süreçlerini bozabilen psikolojik sorunlara yol açar.

Tüm bu sorunların çözümünde ilk adım şöyle düşünülmelidir; kanser her ne kadar kişiye özel bir deneyim olsa da aynı zamanda yüz binlerce insanın yaşadığı bir deneyimdir. Siz kanser olduğunuzda sizden önce bu hastalığı yaşamış on binlerce insanın yürümüş olduğu bir yoldan yürüyeceksinizdir. Onların size yararlı olabilecek deneyimleri ve bilgileri vardır. Keza tedavi ekibinin de oldukça deneyimi vardır. O halde birçok bilgiye ve sizi anlayabilecek birçok insana ulaşabilirsiniz demektir.

Yani yalnız değilsiniz.

Kanser Tedavisine Başlamak

Tedavinin çeşitleri, ameliyat ve diğer uygulamalar birçok korkulu ve kaygılı süreçler yaratabilir. Acı çekme korkuları, hastanede bulunmaktan ve kalmaktan hoşlanmama, başkalarına muhtaç olmanın sıkıntısı veya onları da işinden gücünden ettiğine dair endişeler ve üzüntüler olabilir. Bu süreç psikolojik sorunlara sosyal sorunların da eklenmeye başladığı bir süreçtir. Kişi tedavi için hastaneye yatarken çocuklarına kimin bakacağı, refakatçi eş ya da başka aile yakınının iş veya eğitim hayatındaki aksamaları, maddi sorunlar, ameliyat giderleri gibi sorunlar gündeme gelir. Bu tür sıkıntılar başlangıçta tedaviyle ilgili motivasyon kırılmalarına yol açabilir. Oysa tedavinin başlangıçta ve devam eden süreçlerinde, en kuvvetle ihtiyaç duyulan duygu motivasyondur. Bu motivasyonu kendi iç gücümüzden aldığımız kadar, yakınlarımızdan ve tedavi ekibinden de alırız. Tedavi ekibi de bilir ki, motivasyonu sürdürmek, kanserle baş etmede en önemli silahtır. Bu nedenle her ne engel olursa olsun, -sosyal, maddi- tedavi motivasyonunu yüksek tutmak önemlidir. Biz motive olduğumuzda, ummadık kişilerden destek alabiliriz ve daha önce düşünmediğimiz kaynaklara ulaşabiliriz. Motivasyonumuzun düşük olduğu durumda birçok olumlu seçeneği gözden kaçırabiliriz.

Kanser Tedavisine İlişkin Kaygılar

Tedaviyle ilgili kaygılarla baş etmenin doğru yolu bilgi almaktır. Bilgi için en doğru kaynak kanser tedavisini yürüten hekimin kendisidir. İnternetten ve diğer kaynaklardan bilgi alınabilir ama bunların doğruluğu test edilemez. Bilgi, gerçeğe ulaşmak içindir. Gerçekse her zaman yalandan daha kolay göğüslenir.

Size, tedavinin riskleri ve olası zorlu süreçler hekim ve tedavi ekibi tarafından açıkça anlatılacaktır. Bu açıklamaların arasında hoşlanmadığımız ya da inanmak istemediğimiz söylemler olabilir. Hekim, size durumunuzu şahsınıza özel bir anlatımdan ziyade ortalama bir durum anlatımı olarak sunar. Mesela, tedavi şansınızın %80 olduğunu söyleyebilir. Bu kimi hasta için yüksek bir oranken, kimisi içinse düşük bir orandır. Eğer sizin kötümser yorumunuz daha kuvvetli ise bu hekimin suçu değildir.

Bazen ameliyatın % 99 oranında başarılı olacağı söylense bile, bir hasta o %1’lik riskin mutlaka onu bulacağını düşünebilir. Bu durumda hastanın felaket yaşama duygusu hala yüksek demektir. Muhtemelen yaşadığı travma, muhakeme ve algısını bozarak onu tüm yaşam risklerini çok yüksek düzeyde algılar hale getirmiştir. Belki de artık hayatında hiçbir zaman iyi bir şey olmayacağına inanmaktadır. Bu durumda bir psikolojik destek ya da daha yüksek bir motivasyon desteğine gereksinim var demektir. Böyle durumlarda, ihtiyacınız olan ek motivasyonu; onkoloji hekiminizden, sağlık ekibinizden, ailenizden, psikolojik sağlık alanı çalışanları psikiyatri hekimlerinden ya da klinik psikologlardan alabilirsiniz.

Doğal olarak iletişim sorunları da olabilir. Niyet iyiyse iletişim sorunlarının aşılabilir olacağı düşünülmelidir. Ayrıca şu nokta da unutulmamalıdır ki, kimse ne hissettiğinizi tam olarak anlayamaz. Öncelikli olarak bunu bilmeniz ve kabul etmeniz gerekir.

Kanser Tedavisi Süreci

Bazen zorlu tedavi süreçleri olabilir. Bıktırıcı kemoterapiler, tekrar eden radyoterapiler, uzun kemik iliği nakil süreçleri, sırada beklemeler, diğer kanserli insanlarla karşılaşmalar, suskun, sessiz, keyifsiz bekleyişler tedavi sürecini hasta için yıpratıcı hale getirir. Kişi, bazen “Ben niye buradayım ki?” diye sorar. Bu sorunun nedeni “yabancılaşma hissi”dir.Aslında gerçekten bize yabancı olan bir ortamdayızdır ve bu ortam, ait olduğumuz ve ait hissedeceğimiz bir ortam değildir. Hayat bizi zorla buraya itelemiştir, ama bu durum geçicidir, bir süre sonra son bulacaktır. Öte yandan, bunlar sizin günlerinizdir ve kıymetlidir. Yine de sevdiklerinizle iyi zaman geçirmeli, eğlence ve sohbet ihmal edilmemelidir.

Kemoterapinin yan etkileri, bulantılar, yorgunluk hisleri, ağrılar mutlaka sağlık ekibiyle paylaşılmalıdır.  İlaç desteği ve bazı yöntem önerileri size çok yardımcı olacaktır. 

Tedavi ekibi ile iyi iletişim her açıdan çok değerlidir. Bazen yoğun olabilirler ve sizinle özel olarak ilgilenemeyecek gibi görünebilirler. Ama hastalarla iletişim sağlamak hem ekibin görevi hem de gönüllü oldukları bir durumdur. İletişim olmazsa güven geliştirilemez. Güven ise tedavi ilişkisinin en önemli unsurudur.

Bazen iki taraf da iletişimin biçimi ve zamanlaması konusunda sorun yaşarlar. Bu noktada siz iletişim talebinizi iletmelisiniz. Siz talebinizi yönelttiğiniz takdirde mutlaka size zaman ayıracaklardır. Ancak sizin güven ihtiyacınızı açıkça belirtmeniz gereklidir. Çünkü bu aşamada hasta için çok önemli bir soru ve bu soruya eşlik eden kaygı ön plana çıkar. “Acaba tedavi başarılı ilerliyor mu? Yoksa tüm bu çekilen sıkıntılar boşa mı?”. Test sonuçları ya da doktorun ağzından çıkacak bir kelime heyecanla beklenir. Sağlık personelinin yüz ifadesi, beden dili okunmaya çalışılır. “Acaba biliyor da söylemiyor mu?”

İletişiminizin iyi olması ve güven, bu kaygıyı azaltır. 

Terapinin Faydaları

logo_call

Benzer sorunlar yaşıyorsanız lütfen benimle iletişime geçin

0 534 210 9005

Sohbeti aç
Merhaba, bilgi almak istiyorum.
Merhaba size nasıl yardımcı olabilirim?